Ortaokul ve lise yıllarında her yıl bahar aylarında Paskalya tatili yapardık ve okuldaki çoğu öğrenci adına söyleyebilirim ki, Paskalya'nın ne olduğu ve Hristiyanlar tarafından neden kutlandığı gibi bir merakları olmamıştır. Öğrenciler için tek önemli olan okulun o hafta tatil olmasıdır:) Sanırım o zamanlardan kalan alışkanlıkla okulumuzun eski öğrencileri hala Noel'in ve yaklaşık olarak da Paskalya'nın tarihlerini bilir ve bahar ayları gelince gözleri bir yerlerde paskalya çörekleri, rengarenk yumurtalar ve Paskalya tavşanlarını arar. Hristiyan vatandaşlarımızın da yoğunlukla yaşadığı bir semtte ikamet ettiğimizden bu bayramların kutlanmasına tanık olabilmek benim çok hoşuma gidiyor. Özellikle pastaneler ve kırtasiyeler gibi dükkanların paskalya temasıyla süslenmiş vitrinleri çok çok güzel. Paskalya zamanı gelmişken, ben de günümüzde inanılan dinlerin kökenlerinde hangi inanışların yattığına kişisel bir merak duyduğumdan Halloween ve Noel için yaptığım gibi Hristiyanlığın en önemli bayramlarından biri olan Paskalya'nın da pagan kökleriyle ilgili bir yazı yazmak istedim.
Günümüzde kutlanan Paskalya bayramının ritüelleri hakkında fazla derinlere inmeden Paskalya'nın pagan köklerinden bahsetmek istiyorum. Modern Hristiyanlık'ta Paskalya 40 gün orucun sonrasında gelen 4 günlük bir süreç, Cuma (Good Friday) başlar, pazartesi sona erer ve kısaca Hz. İsa'nın dirilişini kutlar. Cuma Hz. İsa'nın çarmıha gerildiği, pazar dirildiği ve pazartesi de miraca çıktığı gündür. Paskalya her yıl farklı bir tarihe denk gelir çünkü her yıl bahar gündönümünden (vernal ekinoks) sonraki ilk dolunaydan sonraki pazar günü kutlanır. Paganlar da ölümü ve dirilişi binyıllar boyunca ilkbahar gündönümünü takiben kutlamışlardır. Pagan inanışlarına baktığımızda birçok pagan tanrı ve tanrıçasının kendi ölüm ve dirilişleriye, kış mevsiminde doğanın ölümünü ve bahar mevsiminde de dirilişini sembolize ettiğini görürüz. Gelenekler ve semboller kültürden kültüre farklılık göstermiş olsa da, bereket, doğurganlık, yenilenme, kışın bitimi, cehenneme veya yeraltına inişten sonra ışığın karanlığı ve iyinin kötüyü yenmesi gibi kavramlar hepsinde ortaktır.
Easter/Ostern adının nereden geldiğine dair çok sayıda rivayet vardır. Fakat çoğunluğun hemfikir olduğu, İngilizce Easter ve Almanca Ostern kelimelerinin Anglo-Sakson bahar ve şafak tanrıçası Eostre/Ostara isminden türemiş olduğudur. Saksonlar bahar gündönümünü baharın kışa karşı zaferi olarak görürlerdi. Günler uzamaya başlar ve sonunda bahar gündönümünde gece ve gündüz eşit olur. Uzun ve karanlık kış günlerinin ardından bahar gelir ve aydınlık güneşli günler başlar. Nisan ayı da Anglo-Saksonlar arasında Eostur-Monath olarak bilinirdi ve bu ay Eostre adına festival bir festival yapılırdı. Hristiyanlık, Avrupa'da yayılmaya başladığında doğanın dirilişini kutlayan bu festival, Hz. İsa'nın dirilişinin kutlandığı Hristiyanlığa ait dinsel bir kutlamaya dönüşmüştür fakat sembolleri ve ismi benzer kalmıştır (Ayrıca kadınlık hormonu östrojen/estrogen de adını bu tanrıçadan almıştır). Eostre'nin Babil mitolojisindeki İştar ve Sümer mitolojisindeki Inanna karakterlerinden geldiği söylenmektedir. Bu tanrıçanın Yunan ve Roma mitolojisindeki karşılığı ise Afrodit ve Venüs'tür. Böylece Paskalya'daki ölüm ve diriliş inanışının çok çok eskilere dayandığını söyleyebiliriz.
Eostre'nin Sümer inanışındaki karşılığı olan tanrıça Inanna'nın yeraltına iniş mitinin günümüzdeki "Hz. İsa'nın ölümü ve dirilişi" inanışına ilham olduğu ileri sürülmektedir. Inanna kızkardeşi Ereshkigal'i görmek için onun hükümdarlığındaki ölüler ülkesini ziyaret etmek ister. Güzel elbiseler giyen ve tılsımlar takan Inanna yer altına iner ve Ereshkigal'in hizmetçisi tarafından karşılanır. Yeraltının 7 kapısından geçerken her kapıda giysilerinden birini çıkarmak zorundadır ve sonunda çıplak kalır ve küçük düşürülmüş bir şekilde kızkardeşine ulaşır. Ereshkigal onun öldürülmesini ve bedeninin bir kancaya asılmasını emreder. 3 gün sonra Inanna'nın meraklanan hizmetçisi yeraltına tanrıçaya hayat verecek malzemeler taşıyan küçük yaratıklar gönderir ve bu yaratıklar kimseye görünmeden tanrıçayı diriltirler ve Inanna cennete yükselir.
Araştırırken gördüğüm kadarıyla bu hikayenin birçok versiyonu var fakat bu versiyon ile Hz. İsa'nın diriliş hikayesi arasındaki benzerlikler açıkça görülmektedir. Inanna'nın aşağılanması ve Hz. İsa'nın işkence görmesi, Inanna'nın kancaya asılması ve Hz. İsa'nın çarmıha gerilmesi, Inanna'nın 3 gün sonra dirilmesi ve Hz. İsa'nın üçüncü gün dirilmesi ve ikisinin de sonsuz hayata kavuşmaları. İki hikayede de ana tema mitolojide çok önemli bir yeri olan ölüm ve diriliştir. Ölüm ve diriliş de doğanın döngüsünü sembolize etmektedir. Daha derin araştırmak isteyenler için mitolojide yer altına iniş ve yer yüzüne dönüş ile ilgili çok sayıda hikaye olduğunu söyleyebilirim.
Eostre'nin Sümer inanışındaki karşılığı olan tanrıça Inanna'nın yeraltına iniş mitinin günümüzdeki "Hz. İsa'nın ölümü ve dirilişi" inanışına ilham olduğu ileri sürülmektedir. Inanna kızkardeşi Ereshkigal'i görmek için onun hükümdarlığındaki ölüler ülkesini ziyaret etmek ister. Güzel elbiseler giyen ve tılsımlar takan Inanna yer altına iner ve Ereshkigal'in hizmetçisi tarafından karşılanır. Yeraltının 7 kapısından geçerken her kapıda giysilerinden birini çıkarmak zorundadır ve sonunda çıplak kalır ve küçük düşürülmüş bir şekilde kızkardeşine ulaşır. Ereshkigal onun öldürülmesini ve bedeninin bir kancaya asılmasını emreder. 3 gün sonra Inanna'nın meraklanan hizmetçisi yeraltına tanrıçaya hayat verecek malzemeler taşıyan küçük yaratıklar gönderir ve bu yaratıklar kimseye görünmeden tanrıçayı diriltirler ve Inanna cennete yükselir.
Araştırırken gördüğüm kadarıyla bu hikayenin birçok versiyonu var fakat bu versiyon ile Hz. İsa'nın diriliş hikayesi arasındaki benzerlikler açıkça görülmektedir. Inanna'nın aşağılanması ve Hz. İsa'nın işkence görmesi, Inanna'nın kancaya asılması ve Hz. İsa'nın çarmıha gerilmesi, Inanna'nın 3 gün sonra dirilmesi ve Hz. İsa'nın üçüncü gün dirilmesi ve ikisinin de sonsuz hayata kavuşmaları. İki hikayede de ana tema mitolojide çok önemli bir yeri olan ölüm ve diriliştir. Ölüm ve diriliş de doğanın döngüsünü sembolize etmektedir. Daha derin araştırmak isteyenler için mitolojide yer altına iniş ve yer yüzüne dönüş ile ilgili çok sayıda hikaye olduğunu söyleyebilirim.
0 yorum:
Yorum Gönder