Osmanlı mahkeme defterlerinin yayınına duyulan
ihtiyaç ilmî muhitlerde şimdiye kadar sık sık dile getirilmiş, ancak
gerçekleştirilmesinde ortaya çıkan gerek bilimsel gerekse ekonomik
zorluklar bunun hayata geçirilmesini önlemişti. Bugüne kadar yayımlanan
mahkeme defterlerinin sayısı ne yazık ki bir elin parmaklarını
aşmamıştır. Hâlbuki Osmanlı tarihi hakkında sağlıklı bir değerlendirme
yapabilmek için bu alanda birinci el önemli kaynak olan belirli sayıda
mahkeme defterinin verilerinin bilinmesi ve kullanılması gerekir. Ne
yazık ki mahkeme defterlerindeki veriler sınırlı sayıdaki bilim adamının
bunları kaynak olarak kullandıkları araştırmalarla ve onların
yorumlarıyla bilim dünyasına aktarılabilmiştir. Bunun belli bir
subjektiviteyi beraberinde getirdiği tartışmasızdır.
TDV İslâm
Araştırmaları Merkezi (İSAM) olarak bu boşluğu doldurmak amacıyla
Osmanlı dönemi İstanbul mahkemelerinden başlayarak şeriyye sicillerini
yayımlamayı programımıza aldık. Böylece sadece hukuk tarihi bakımından
değil, siyasî, sosyal ve iktisadî tarih bakımından da son derecede
önemli bir kaynak külliyatını sosyal ilim araştırmacılarının
istifadesine sunmayı amaçladık.
İstanbul mahkemelerinden günümüze
intikal etmiş 10 bin defterin transkripsiyonu mümkün olamayacağı için
sondaj usulüyle her on yıldan bir defter seçtik. Bu seçimde ve her
kademede karşılaştığımız zorlukları çözmede değerli tarihçilerden oluşan
bir danışma heyetinin yardımları oldu. Defterlerin transkripsiyonunda
ve bu metnin asıl metinle karşılaştırılmasında tarih bölümlerinin her
kademedeki değerli ilim adamlarından yararlandık.
Neşrini
planladığımız mahkeme defterlerinin tamamı yayımlandığında Osmanlı hukuk
ve iktisat tarihi, genel olarak Osmanlı sosyal tarihi hakkında daha
güvenilir ve ayrıntılı verilere dayanan değerlendirmeler yapma imkânı
hâsıl olacak. Bunun Osmanlı tarihçiliğine yeni bir boyut getireceğine
inanıyoruz.
Osmanlı Devleti’nin din, dil, etnik yapı ve kültür
bakımından homojen olmayan bir bölgede altı asır ayakta kalmasının
şüphesiz askerî, idarî, iktisadî, sosyal ve demografik sebepleri vardır.
Dünya tarihinde çok sık rastlanmayan böyle bir başarıyı tek bir sebebe
irca etmek elbette mümkün değildir. Ancak bu başarının altında Osmanlı
yönetim ve hukuk anlayışının oynadığı rol unutulmamalıdır. Bu sebeple
olacak ki son zamanlarda yerli ve yabancı araştırmacıların Osmanlı
yönetim tarzına ve hukuk anlayışına yönelik ilgilerinde gözle görülür
bir artış gözlemlenmektedir. Osmanlı hukukunun en önemli kaynağı
şüphesiz sayıları onbinleri aşan mahkeme defterleridir. Sadece Türkiye
sınırları içinde kalan şehirlere ait mahkeme defterlerinin sayısının 20
bin civarında bulunduğu,
buna yakın bir sayının da Türkiye sınırları
dışında kalan şehir defterleri için söz konusu olduğu dikkate alınırsa
Osmanlı şeriyye sicillerinin Türk ve İslâm hukuk tarihi araştırmaları
için ne kadar zengin bir kaynak olduğu kolayca anlaşılır.
Öte
yandan Osmanlı mahkeme defterleri sadece bunların tutulduğu dönemin ve
bölgenin hukuk tarihi bakımından değil, sosyal, siyasî, iktisadî ve
kültürel tarih bakımından da önemlidir. Çünkü Osmanlı Devleti’nde
kadıların görev ve yetki alanları bugün yargıçların sahip olduğu görev
ve yetki alanlarından çok daha geniştir. Osmanlı kadısı bir hâkim
olmasının yanı sıra yerine göre bir belediye başkanı, yerine göre bir
mülki amir, bir noter ve yerine göre devletin toplamakta olduğu
vergilerin tarh ve tahsiline nezaret eden bir müfettiştir. Bu sebeple
biz bu defterler sayesinde sadece o dönemde mahkemelere intikal etmiş
bulunan hukukî ihtilâflar hakkında bilgi sahibi olmuyoruz. O bölgedeki
piyasalar, eşya fiyatları ve bunlarda meydana gelen değişiklikler,
satılan eşyalar için belirlenen standartlar, merkezî yönetimden bölge
ile ilgili gönderilen fermanlar, hükümler, o bölgede yapılan imar
faaliyetleri, sefere çıkan ordunun lojistik desteğiyle ilgili yapılan
hazırlıklar, göçler, yerleşim sorunları, nüfus hareketleri, vakıflar,
meslek kuruluşlarının faaliyetleri, alım-satım, vasiyet, vakıf kurma,
bağışlama rehin, evlenme, boşanma, kurulan ticarî şirketler gibi sosyal,
iktisadî, idarî ve hukukî her türlü hareket ve işlemler hakkında da
birinci elden bilgi sahibi oluyoruz. Bu bilgiler bugün elimizde mevcut
kroniklerde çoğu kere bulunmamaktadır. Sonuç itibariyle Osmanlı mahkeme
defterleri Osmanlı hukuk ve iktisat tarihi ve genel olarak Osmanlı
sosyal tarihi hakkında daha ayrıntılı, güvenilir değerlendirmeler
yapmamıza imkân tanımaktadır.1
İstanbul mahkeme defterlerinin ise
bu defter koleksiyonu içinde ayrı bir yeri bulunmaktadır. Zira
İstanbul, bir imparatorluğun merkezi olmasının ötesinde Osmanlı
öncesinde yoğun bir Hıristiyan nüfusun yaşadığı, fetihten sonra da bu
yoğunluğa önemli oranda Müslüman nüfusun eklendiği bir şehirdir.
İspanya’dan kaçan Yahudilerin de buna eklenmesiyle İstanbul önemli
ölçüde kozmopolit bir şehir hâline dönüşmüştür. Bu insanlar bu şehirde
Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar yaklaşık dört asır birlikte
yaşamışlardır. Dilleri, dinleri ve kültürleri birbirinden farklı bu
insanlar dört asır boyunca nasıl bir birliktelik sergilemişler,
karşılıklı ilişkileri nasıl bir seyir izlemiştir? Ayrı komünler hâlinde
mi yaşamışlar, yoksa belli/önemli ölçüde iç içe mi olmuşlardır? Ticarî
ilişkileri, sosyal ilişkileri, aile ilişkileri nasıl olmuştur? İşte
bütün bu soruların cevabını bulmak, bu çok yönlü birlikteliğin sosyal
yapıdaki izlerini takip etmek ancak ve en iyi şekilde İstanbul mahkeme
defterlerinin sayfaları arasında mümkündür.
Bu açıdan İstanbul
mahkeme defterleri sadece İstanbul’un değil bütün bir Osmanlı toplumunun
aynası özelliğini taşımaktadır. Bu sayede din, dil, mezhep ve etnik
yapı dolayısıyla kültür bakımından kozmopolit bir yapı arz eden Osmanlı
toplumunun ayakta kaldığı altı asrın en az yarısında bir Osmanlı sulhünü
(Pax Ottomana) gerçekleştirmedeki sırrı ve bunun dinamiklerini öğrenme
imkânına sahip olacağız. Bugün üzerinde çok durulan beraber yaşama
olgusunu Osmanlı yönetimi belli/önemli ölçüde hayata geçirmiştir desek
mübalağa etmiş olmayız. Bunda Osmanlı hukukunun ve uygulamasının önemli
rolü olduğu tartışılmaz. Bu bakımdan Osmanlı mahkeme defterlerinin küçük
bir nümunesi olan İstanbul mahkeme defterlerinin belli ilmî esaslar
dâhilinde yayımlanması Osmanlı hukuk ve iktisat tarihi ve sosyal tarih
bakımından son derece önemlidir.
Sevindirici nokta son zamanlarda
gerek Fen-Edebiyat Fakültelerinin Tarih bölümlerinde, gerek İlâhiyat
Fakültelerinde ve daha az olarak Hukuk Fakültelerinde mahkeme defterleri
üzerinde ciddi çalışmaların yapılması, bu defterlerin yayına
hazırlanmasıdır. Bizim tespitlerimize göre şu ana kadar mahkeme
defterleri üzerinde yapılan yüksek lisans ve doktora çalışmaları 200’ü
geçmiştir. Ancak şunu da hemen ilâve edelim ki bu çalışmaların yayına
dönüşenleri özellikle mahkeme defteri neşirleri hayli azdır.2
Bu
alandaki yetersiz neşriyatı görerek İslâm Araştırmaları Merkezi olarak
bu alana girmenin Türk kültür tarihi bakımından önemli olduğunu düşündük
ve Üsküdar mahkeme defterlerinin neşriyle bu alana yöneldik.3 Bu neşri
İstanbul, Galata ve Eyüp mahkemelerinden seçtiğimiz defter neşirleri
izleyecek. Böylece belli bir program dahilinde Osmanlı dönemindeki
ifadesiyle İstanbul ve bilâd-ı selâse’ye ait mahkeme defterlerinin
belirli bir kısmını neşretmiş olacağız. Bu projeye gelecekte diğer
asırları kapsayan İstanbul defterleri ile Anadolu ve Rumeli’ye ait
önemli merkezlerin defterlerinin yayını da eklenebilir.
Bu
defterlerin neşri Osmanlı hukukunu ve toplumunu bütün yönleriyle tanımak
bakımından önemli ise de tamamının neşri hem gereksiz hem de
imkânsızdır. Gereksizdir; Osmanlı toplumu iktisadî, idarî ve sosyal
bakımdan seneden seneye köklü değişiklikler göstermemektedir; buna
paralel olarak Osmanlı hukukunda da köklü değişiklikler görülmez. Her
mahkeme defterinin yayımlanması ister istemez lüzumsuz tekrarları
gündeme getirecektir. İmkânsızdır; İstanbul mahkemelerine ait 10 bin
defterin yayımlanması uzun senelere ve çok geniş bir uzman kadrosuna
ihtiyaç duyurmaktadır. Biz her ikisine de sahip değiliz. Bu sebeple
sondaj usulüyle bu defterlerin yayımına karar vererek ilk defterlerden
başlayıp yaklaşık her on yıldan bir defter seçtik. Böylece on defter
neşrederek bir asırlık bir dönemi aydınlatmayı hedefledik.
Esasen
İslâm Araştırmaları Merkezi bu alandaki çalışmaları kolaylaştırmak ve
teşvik etmek amacıyla yıllar önce İstanbul Müftülüğü’nde bulunan
yaklaşık 10 bin defterin mikro fişlerini hazırlatmış ve araştırmacıların
istifadesine sunmuştu. Son dönemde bu alandaki hizmetini daha da
genişleterek İstanbul dışındaki şehirlere ait olan ve şu anda
Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde toplanmış bulunan yaklaşık dokuz bin
defterin mikrofilmlerini de temin edip araştırmacıların hizmetine sundu.
Yine son dönemlerde buna Türkiye dışındaki Osmanlı coğrafyasından temin
ettiği mahkeme defterlerinin elektronik kopyalarını da eklemeye
başladı. Bugün Manastır, Saraybosna, Mostar, Livno, Priyedor, Temeşvar,
Visoko, Kırım ve Şam mahkeme defterlerinin küçümsenemeyecek bir
miktarının elektronik kopyaları İSAM kütüphanesinde bulunmaktadır.
Defterlerin
yayını için önce M. Âkif Aydın, Bilgin Aydın, İdris Bostan, Feridun
Emecen, İsmail E. Erünsal, Mehmet İpşirli ve Mustafa Oğuz’dan oluşan bir
uzmanlar kurulu oluşturuldu. Projenin editörlüğünün Coşkun Yılmaz
tarafından yapılması uygun görüldü. Bilim kurulunda yapılan görüşmeler
sonucu aşağıda numaraları verilen defterlerin yayımlanması
kararlaştırıldı.4 Ümid ederiz bu 10 defter yayımlandığında bir asırlık
Üsküdar tarihine ışık tutulmuş olacaktır.
Seçilen defterlerin
Lâtin harflerine çevrilmesinde genç tarihçilerden ve arşivcilerden
yararlanıldı. Ancak her defterin uzman bir tarihçinin kontrolünden
geçmesi defterlerin mümkün olan en sağlıklı şekilde yayımlanması için
gerekli görüldü. Böylece bilim kurulumuzda yer alan değerli
tarihçilerden birinin yardımıyla Lâtinize edilmiş metin asıl metinle
karşılaştırıldı, muhtemel hatalar yok edilmeye veya en aza indirilmeye
çalışıldı.
İlk etapta yayımlamayı hedeflediğimiz on defterin
genel özelliklerini şöyle tesbit edebiliriz: Defterler büyük kısmı
itibariyle Türkçe tutulmuştur. Ancak yer yer Arapça kayıtlara da
rastlanmaktadır; bunların da transkribe edilmesi aynen veya geniş bir
özetinin verilmesi yolu benimsenmiştir. Defterlerin önce varaklar
hâlinde tutulduğu sonradan tarih sırasına veya konularına göre bir araya
getirilip ciltlendiği anlaşılmaktadır. Zaman zaman aynı konudaki
belgelerin bir araya getirildiği, genelinde tarihi sıraya riayet
edilmeye çalışıldığı görülmektedir. Defterler farklı kâtipler tarafından
tutulduğundan yazı türleri de kaçınılmaz olarak farklıdır. Bazen aynı
defterde dahi kâtipler ve yazı türleri değişmektedir. Bu durum zaman
zaman defterlerin okunmasını güçleştirmektedir. Kâtiplerin eğitim
seviyelerine bağlı olarak bazı kelimelerin yazılışları da defterler
içinde farklılık göstermektedir. Bunu defterlerin tutulduğu dönemlerde
standart bir imla anlayışının olmamasıyla da izah etmek mümkündür.
Bazı
kelimelerin okunuşunda zaman zaman ciddi zorluklarla karşılaşıldı. Konu
gayrımüslim tebaanın veya bulundukları bölge veya yerleşim biriminin
ismi olunca bu zorluk daha da büyüdü. Defterlerin araştırmacılar ve
hatta Osmanlı siyasî, sosyal ve hukuk tarihine merak eden kimseler
tarafından daha rahat okunmasını temin maksadıyla ağır bir
transkripsiyon usulü yerine daha basit bir usul belirlendi. Netice
itibariyle yayımlanan metin dil ve lehçe özelliklerinin ortaya
çıkarılmasını hedefleyen bir edebî metin değildi. Türkçede halihazırda
kullanmakta olduğumuz kelimelerde bugünkü imla tercih edildi.
Diğerlerinde özellikle benzer bir kelimeyle karıştırılma endişesi varsa,
bu endişeyi giderecek ölçüde bir transkripsiyon usulünün benimsenmesine
özen gösterildi.
Defterlerde yer alan kayıtların ilgili olduğu
konular defterlere göre farklılık göstermektedir. Meselâ birinci
defterde en büyük yer kaçak kölelere ayrılmış ve bunların yakalanmaları
durumunda uygulanacak esaslar mahkeme kararı şeklinde defterde yer
almışken sonraki defterlerde kaçak kölelerle ilgili bu ölçüde bir
yoğunluk söz konusu değildir. Bunun yanı sıra yoğunlukları defterlere
göre farklı olmakla birlikte genel olarak defterlerde alacak ve borç,
satım akdi, taşınmaz kirası, vakıf kurulması gibi medenî hukuk ve
borçlar hukukuyla ilgili, hırsızlık, adam öldürme, yaralama, içki içme,
hakaret, gasp gibi ceza hukukuyla ilgili kayıtlara rastlanmaktadır.
Evlenme, özellikle boşanma ve mehir gibi aile hukuku, vasiyet ve mirasın
taksimi gibi miras hukuku meseleleri de sicillerde sıklıkla karşımıza
çıkmaktadır. Defterlerde karşılaştığımız kayıtlardan bir diğeri de
çeşitli tüketim mallarıyla ilgili olarak ilan edilen narh kayıtlarıdır.
Sonuç
itibariyle Üsküdar mahkeme defterlerinin yayını Üsküdar’ın XVI. ve
XVII. asır sosyal, iktisadî ve hukukî hayatına ışık tutacak, bu bölgenin
tarihî gelişimi hakkında daha sağlıklı değerlendirmeler yapılmasına
imkân verecektir.
* Marmara Üniv. Hukuk Fak. Öğrt. Üyesi
maydin@yeniumit.com.tr
Dipnotlar
1.
Mahkeme defterlerinin Osmanlı hukuk tarihi bakımından önemi ve bu
defterler üzerinde yapılan çalışmaların oldukça geniş bir listesi için
bk. Fethi Gedikli, “Şer’iye sicillerinin hukuk tarihi açısından önemi ve
sicillere dayalı araştırmalar”, Dünden Bugüne Osmanlı Araştırmaları,
İSAM Yayınları, İstanbul 2007, s. 73-96.
2. Halit Ongan’ın Ankara’nın
1 ve İki Numaralı Şer‘iye Sicili ismi altında neşrettiği iki defterin
özeti uzun yıllar bu alanda kullanılabilen yegâne kaynak olma özelliğini
korudu. Cemil Cahit Güzelbey’in Gaziantep Şer’i Mahkeme Sicilleri
adıyla 4 cilt hâlinde yaptığı yayın (Gaziantep 1966), yine Güzelbey
tarafından yapılan Gaziantep Şer’i Mahkeme Sicillerinden Örnekler
(Gaziantep 1966), bu sahada yararlı ancak ilmî olmaktan uzak
derlemelerdir. Ahmet Akgündüz’ün yaptığı iki ciltlik çalışma (Şer‘iyye
Sicilleri Mahiyeti Toplu Kataloğu ve Seçme Hükümler, c. I-II, İstanbul
1988) çeşitli sicillerden yapılan bir derlemedir. İstanbul Büyükşehir
Belediyesi İstanbul Araştırmaları Merkezi tarafından neşredilen İstanbul
Şer‘iyye Sicilleri Ma-i Leziz Defterleri de (c. I-XI, İstanbul
1998–2001) bu arada zikredilmelidir. Bu sahada dikkati çeken bir çalışma
Sabancı Üniversitesi’nin Packard Humanities Institute ile yaptığı
işbirliği sonucu hazırlanan ve henüz birinci cildi neşredilen seridir
(İstanbul Mahkemesi 121 Numaralı Şeriyye Sicili, İstanbul 2006).
3.
Bilgin Aydın - Ekrem Tak, Istanbul Kadı Sicilleri Üsküdar Mahkemesi 1
Numaralı Sicil (H. 919-927 / M. 1513-1521), İSAM Yayınları, İstanbul
2008.
4. Buna göre ilk etapta neşredilmesi hedeflenen on defterin numaraları ve kapsadığı tarihler şunlardır:
1 Numaralı Defter: H. 919-927 120 varak
2 Numaralı Defter: H. 924-927 138 varak
5 Numaralı Defter: H. 938-940 109 varak
9 Numaralı Defter: H. 940-942 140 varak
14 Numaralı Defter: H. 953-955 84 varak
17 Numaralı Defter: H. 958-962 91 varak
26 Numaralı Defter: H. 970-971 98 varak
51 Numaralı Defter: H. 987-988 65 varak
56 Numaralı Defter: H. 990-991 75 varak
84 Numaralı Defter: H. 1000-1001 211 varak
21 Mayıs 2012 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder