24 Ekim 2012 Çarşamba

ADAM VAR ‘ADAM’ VAR!!

JAN29


Erkekler ihaneti kendilerinde ciddi anlamda ‘hak’ olarak görüyor. Onlara göre fiziksel aldatma aldatmadan bile sayılmıyor. Oysa bir kadın gözüyle; sevdiği adamın ‘bir başkasına dokunma ihtimali’ bile tam bir kabus!
Bir kız arkadaşımın söyledikleri beni ilişkiler konusunda bir kez daha düşünmeye itti. “Eğer bir gün birine çok aşık olursam onu hemen aldatırım” dediğinde yüzümdeki şok ifadesine karşılık hemen devam etti, “Çünkü er ya da geç aldatılacağım. Çok yıkılmamak için önce ben yaparım!”
İşte ne yazık ki ilişkilerin geldiği nokta bu. Hiç kimse karşısındakine güvenmiyor ve herkes aldatılacağına inanıyor. Kimi de bu şekilde ‘yıkılmamak, çok üzülmemek’ adına önlem almanın derdinde, tabii ki yanlış bir yol ama bunu düşündüğü için çok da kızamıyorum ona.

Örnek adamlar
“Etrafta çok kadın var, artık kadınlar için rekabet fazla, aldatılmamaları çok zor” diye zırvalayan erkek kısmı, keşke Kıvanç Tatlıtuğ, Halit Ergenç, Fırat Çelik, Engin Altan Düzyatan gibi isimleri örnek alsa! Başarı desen başarı, yakışıklılık desen yakışıklılık, şöhret var, maddi durumları iyi ama onlar ‘sevdikleri kadına ve aşka değer verip’ son derece düzgün ve seviyeli hayatlar yaşıyor. Ve kadınların gözünde değeri olan, saygı gören, adam yerine konulan erkekler bu tip erkekler işte. Birer çakma playboy olmak yerine, ‘ne kadar kadınla olursam o kadar erkeğim’ egosuyla yaşamaktansa herkes     gerçek ‘adam’ olmayı tercih etse; aşklar   ve ilişkiler huzurla, güvenle yaşanabilirdi.
PRAG’DAN BİLDİRİYORUM
Önümde mis gibi kokan kahvemle huzur-lu bir bahçeye bakan sessiz otel odamdan, Prag’dan yazıyorum bugün... Hani bazen her şeyden ve herkesten uzaklaşmak ister insan, günlük rutin hayatından, işten güçten, aşktan meşkten... Yeni bir yerler keşfetmek ister, keşfederken yenilenir. Kabuğundan çıkıp kendini bambaşka bir dünyada bulunca ferahlar ve enerjisini tekrar toplar ya... İşte tam da bunları yaşamak için hiç aklımda yokken ani bir kararla bavulumu topladım, birkaç arkadaşımla kendimi Prag’a attım.
Uçaktan indiğim anda havam değişiyor yeminle! Arada bir kaçmak çok iyi geliyor. Henüz şehir keşfine çıkmadık ama ilerleyen günlerde gördüklerimi, yaşadıklarımı sizinle paylaşacağım tabii ki. Bu bayramda siz de kendinize izin verin. İlla uzak bir yerlere gitmek gerekmiyor, kafaları boşaltacak, stresten ve endişelerden uzaklaştıracak, keyif ve neşe verecek programlarla bayram herkes için bir yenilenme fırsatı olabilir. Kurbanlıkların sokak ortalarında kesilip ortalığın kan gölüne dönmeyeceği, kesimlerin uygun şartlarda yapılacağı, trafik kazalarının ve can kayıplarının olmayacağı, güzel bir bayram olsun.
EMİR’İN YOLU: ÇIKMAZ SOKAK!
Vahide Gördüm rahatsızlığı nedeniyle ‘Adını Feriha Koydum’ dizisinden ayrıldığında, onun karakterinin yokluğu bende bir adaptasyon sorunu yaratmıştı. Başroldeki Hazal Kaya’nın ayrılmasıysa diziye öldürücü darbeyi vurdu kanımca. Zira dizinin bu kadar sevilme sebebi Feriha ve Emir’in bütün imkansızlıklara rağmen bitmeyen, hiçbir güç tarafından  bitirilemeyen o masum aşklarıydı.
‘Adını Feriha Koydum-Emir’in Yolu’, yol değildi ve sevilmedi! Şimdi de ‘Eve Düşen Yıldırım’ dizisinin oyuncusu Gizem Karaca’yı kadroya dahil edip sadece ‘Emir’in Yolu’ olarak devam edeceklermiş. Emir, Feriha’yı unutup bu yeni karaktere aşık olacakmış. Eee nerede kaldı izleyicinin kalbini tutarak izleyip etkilendiği o ‘sonsuz aşk hikayesi’?! Dizinin büyüsü bozuldu bir kere, yeni karakter olarak değil yıldırım ‘Natalie Portman’ düşse bile  bu iş olmaz, bu kadar inat etmek niye?

0 yorum:

Yorum Gönder

Share

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More