This is default featured post 1 title
Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.
This is default featured post 2 title
Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.
This is default featured post 3 title
Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.
This is default featured post 4 title
Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.
This is default featured post 5 title
Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.
11 Şubat 2012 Cumartesi
23 Ocak 2012 Pazartesi
3 ateist mevlanaya gitmişler.ona:
JAN29
Post Info
- varaktasarim
- zaman: 02:23
- 0 yorum
- Permalink
19 Ocak 19:34 |
-eğer müsaitsen sana 3 sual soracağız?
mevlana:
-ben müsait değilim şems e gidin
demiş
ateistler şemse gitmişler.şems de o sıra bir KERPİÇ ile oyalanmaktadır
ateistler:
-müsaitsen sana 3 suan soracağız
şems:
-müsaidim.birinci soruyu sor
ateistler aralarında bir sözcü seçmişler.
ateist:
-allah var diyorsunuz.ama allahı göremiyoruz.allahı gösterin de biz de inanalım.biz görmediğimiz seye inanmayız
şems:
-diğer suali sor
ateist:
-diyorsunuz"seytan atesten yaratıldı ama daha sonra da diyorsunuz seytan ateşle cezalandırılacak".bu saçma değil mi ateş ateşe azap eder mi?
sems:
-son soruya geç
-ne diye insanlara hep baskı kurarsınız, nedir bu seriat,bırakın insanlar ne yapmak istiyorsalar onu yapsınlar o zaman insanlar daha mutlu olur
bütün bu sorularımıza cevap ver ki allaha iman edelim veremezsen .........
ateist daha cümlesini bitirmeden şems yerdeki kerpiçi alıp ateisttin kafasına atmış.ateisttin kafasına hiçbirsey olmamış.sadece acı ile inliyormuş.dışardan darbe yediği belli olmuyor
neyse ateist kadıya gidip davacı olmuş.kadı şemsten hesap sormak için onu huzuruna getirtmiş.
kadı:
-söyle bakalım.niye bu adamın başına kerpiç attın.adam şimdi senden hakkını istiyor..adam ateist diye niye ona kötü davranıyorsun.bizim dinimizde hoşgörü var.cabuk hesap ver!
şems:
-ben hiçbir sekilde bu adama şiddet kullanmadım.bana 3 soru sordu.ben de bu adamın dilden anlamayacağını anladım.onun yaşayarak öğrenmesini istediğimden 3 sorunun 3 üne de tek cevap verdim.
-nasıl yani?
-bu adam bana dedi ki"allahı bana göster inanayım."ben bu adamın yalan söylediğine inanıyorum.bu adamın başı falan ağrımıyor.başının ağrısını göstersin de inanayım
ateist:
-ama acıyor ben hissediyorum
-ben de allahın varlığını hissediyorum
ateist caresizce susmuş.söyleyecek bir laf bulamamış
şems:
-daha sonra bana dedi"seytan ateşten yaratıldı ateş ateşe azap eder mi hiç" ben de bu adama cevap olarak kerpiç attım.kerpiç de topraktan insan da topraktan nasıl kerpiç insana acı veriyorsa ateş de seytana öyle acı verecek
ateist:
-ama ama seyyy..
şems devam etmiş:
-daha sonra bana "bırakın insanlar ne yapmak istiyorsa yapsınlar ne diye onları engelliyorsunuz"dedi.ben de o an bu adama cok sinirlendim ve kafasına kerpiç atmak istedim.söyleyin bana"her insan yapmak istediğini yaparsa dünyada düzen kalır mı"
3 ateisttin de o anda kalplerinde birseyler açılmaya başlamış ve allaha iman etmişler..kadı şemsi cezalandıracaktı ama eski ateistler yeni müminler davalarından vazgeçmiş...
19 Ocak 2012 Perşembe
Anma Programı 2010-12: ZEKİ SAYAR
JAN29
Post Info
- varaktasarim
- zaman: 05:36
- 0 yorum
- Permalink
"Arkitekt gizli sevgilim gibiydi, ondan vazgeçemiyordum. Mimarlık yaparak kazandıklarımın çoğu dergiye gidiyordu ve hatta bazen karımın bile bundan haberi olmuyordu. Neden bu işin ucunu hiç bırakmadığımı kendime bile açıklayamıyorum. Herkesin Türkiye'deki mimarlardan haberi olmalıydı ve herkesin mimarların neler yapmaya çalıştığını görmeleri lazımdı. Arkitekt bundan ibaretti."Mimarlar Odası, 2006 yılından başlayarak, Türkiye'nin mimarlık kültürüne katkıda bulunmuş ve bugün hayatta olmayan mimar(lar)ın anısını yaşatmak üzere bir "Anma Programı" kurumsallaştırılmıştı. Anma Programı'nın 2010-2012 dönemi için seçilen mimar Zeki Sayar ve başyapıtı Arkitekt dergisi hakkındaki çalışmalar, Zafer Akay, Afife Batur, Ali Cengizkan, N. Müge Cengizkan, Derin İnan, Bülend Tuna'dan oluşan Mimarlar Odası Anma Programı Komitesi tarafından "ZEKİ SAYAR VE ARKİTEKT: Tasarlamak . Örgütlemek . Belgelemek" temalı program çerçevesinde yürütülmektedir.
Zeki Sayar, 1931-1980 yılları arasında, büyük ölçüde tek başına yayınladığı ve arkasında durduğu Mimar / Arkitekt dergisi ile Cumhuriyet dönemi mimarlık yayıncılığımızın adeta belgeliğini oluşturan, mimar kimliği ile tasarladığı yapıların yanı sıra, doğrudan mesleğin örgütlenmesinde çalışarak, ayrıca Arkitekt dergisinin yayını yolu ile de, mimarlık pratiğinin biçimlenmesine katkıda bulunmuştur.
Anma Programı Komitesi, Arkitekt dergisindeki etkinliği çerçevesinde, Türkiye'de 50 yıl boyunca yayıncı, mimarlık düşünürü ve eleştirmeni kimliği ile öne çıkan ve belirleyici olan; yine yayıncılığı yoluyla ve doğrudan mesleki örgütlenme içinde çalışmalarıyla anımsanan; bunların yanı sıra hatırı sayılır sayıda yapıyı tasarlayıp inşa eden bir mimar olarak Zeki Sayar'ın varlığını daha net olarak ortaya çıkarmak, yaşamını, yapıtlarını, arkadaş ve dostlarını, etkinlik çevresini, mimarlık düşüncesini açığa çıkarmak için kapsamlı bir çalışma yürütmektedir.
Bu çerçevede kendi başına, Türk mimarlık dergiciliğinin tarihini öğrenmek için bir fırsat olarak görülebilecek olan Mimar/Arkitekt dergisi koleksiyonunun varlığının gelecek kuşaklara daha iyi kalabilmesi, daha kolay ulaşılabilirliği ve izlerçevresinin genişlemesi amaçlarıyla, derginin tümünün sayısal ortama aktarılması gerçekleştirildi. Koleksiyonunun dizini hazırlandı; bu dizin içinde istenilen konulara göre rahatlıkla dolaşabilmek amacıyla bir veritabanı hazırlandı.
Öte yandan çıkarılan Zeki Sayar Bibliyografyası'nın ve Zeki Sayar Yapı-Proje Listesi'nin sağlamasının yapılabilmesi için gerek arşiv ve kütüphanelerde, gerekse kentsel mekânlarda araştırma ve inceleme çalışmaları yapıldı; listeler ve görsel malzeme hazırlandı. Çıkan malzemenin okunabilirliği ve mimarlık-kent tarihçileri tarafından daha kolay ulaşılabilirliği için çalışmalar yapıldı.
Önceden yapılmış olan Arkitekt dergisi odaklı, Arkitekt başyazıları, Zeki Sayar eleştiri yazıları ve Arkitekt dergisinin mimarları, temaları ve benzeri konu bağlamları üzerine çalışmalar kapsamlı biçimde genişletildi ve detaylandırıldı.
Arkitekt gibi kült bir derginin sahibi ve kurucusu olan Zeki Sayar'ın, belli bir süre ile sağ kolu olan kuruculardan mimar Abidin Mortaş'ın Sayar'a yazdığı mektuplar, Sayar'ın ailesinden temin edilerek Osmanlıcadan Türkçeye çevrildi ve değerlendirildi.
Ayrıca ailesinden kızının sağladığı olanaklarla, sempozyum tarihlerinde açılacak sergide kullanılmak üzere, Arkitekt dergisi özgün kopyaları, klişe ve özgün fotoğraf malzemeleri, Sayar'ın kendi çalışma masası ve sandalyesi ile kendi tasarladığı mobilyalar gibi malzeme ve eşyaların değerlendirilmesi tamamlandı.
Akademi'nin (GSA) efsanevi sınıfı 1928'lilarden olan Sayar'ın etkinlik ve katkılarının kapsamlı biçimde değerlendirilebilmesi için bir sözlü tarih çalışması yapılmaktadır.
Anma Programı Komitesi, "ZEKİ SAYAR VE ARKİTEKT: Tasarlamak . Belgelemek . Örgütlemek" temalı program çerçevesinde, 2010-2012 yılları arasında şu projeleri gerçekleştirmeyi planladı.
- Sayar'a ait ve onunla ilgili tüm kurum ve özel arşivlerde bulunan yazılı ve görsel belgelerin eksiksiz envanterinin çıkarılarak sayısal ortama aktarılması;
- Sayar'ın halen ayakta olan yapılarının tespit edilerek fotoğraflanması;
- Sayar'ı yakından tanımış kişilerle yapılacak sözlü tarih çalışmalarının derlenerek Sayar'ın kişiliğine ve yaşadığı döneme dair tarihsel bir belge niteliğine kavuşturulması;
- Arkitekt'in 1931-1981 yılları arasında yayımlanan tüm sayılarının taranarak dijital ortama aktarılması; erişimi zor olan özgün baskıların bu şekilde koruma altına alınarak belgelenmesi; oluşturulacak dizin ile dijital taranabilirliğinin sağlanarak kullanıma sunulması;
- Sayar'ın mimarlığının ve hayatı boyunca mimarlık pratiğinden daha aktif bir şekilde üzerinde çalıştığı ve önemsediği mimarlık yayıncılığının dönemin dinamikleri ışığında tartışılacağı ve mimarlık yayıncılığımızın yeniden değerlendirilerek bu alandaki yeni bilgi kaynaklarına açılım sağlanmasını hedefleyen bir sempozyumun düzenlenmesi;
- Sayar'ın Arkitekt'teki çalışmaları ve dönemin mimarlık ortamı ve bu ortamın şekillenmesinde yadsınamayacak önemi olan derginin yayın hayatının arka planına ışık tutan bir sergi hazırlanması;
- Sayar ve Arkitekt konusunda, sergi ve sempozyumdaki tüm üretimlerin derleneceği bir kitabın yayımlanması ve kısa bir belgesel film hazırlanması.
N. Müge Cengizkan, Derin İnan
Anma Programı Komitesi:
Zafer Akay, Afife Batur, Ali Cengizkan, N. Müge Cengizkan, Derin İnan, Bülend Tuna
Sempozyum Yürütücüsü:
Ali Cengizkan
Sergi Küratörleri:
N. Müge Cengizkan, Derin İnan
BASIN AÇIKLAMASI: Türkiye TOKİ'ye Bağlanıyor
JAN29
Post Info
- varaktasarim
- zaman: 05:34
- 0 yorum
- Permalink
BASIN AÇIKLAMASI: Türkiye TOKİ'ye Bağlanıyor | |
"Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı", Başbakanlık-TOKİ İdaresini "tek imar otoritesi" yapmayı hedefliyor. "İleri demokrasi"nin imar düzeninde, yerel yönetimler, şeffaflık ve katılımcılık dışlanarak, bütün imar yetkileri Başbakanlık'ta toplanıyor...
"Başkanlık" Sistemine Önce İmar Alanında Geçiliyor...
TBMM gündeminde görüşme aşamasına gelmek üzere olan "ÂFET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI", imar ve çevre alanında yürürlükte bulunan tüm yasaları "uygulanmayacak mevzuat" kılarak, ülkedeki hemen tüm yeni yapılaşma ve kentsel dönüşüm uygulamalarına ait temel kararları Başbakanlık-TOKİ İdaresine bağlamaktadır. Böylece yerel yönetimler, ilgili kurumlar ve toplum katılımı devredışı bırakılarak "başkanlık sistemi"nin önce imar alanında başlaması öngörülmektedir.
Bir anlamda "imar darbesi" denebilecek uygulamayı "afete karşı önlem" gerekçesi altında düzenleyen kanun tasarısı, ülkenin ve kentlerin tamamını "riskli alan" ilan etme olanağını sağlayarak, bu tanımla belirlenmiş alanlarda TOKİ'yi ve dolaysıyla Başbakanlığı "tek imar otoritesi" yapmayı hedeflemektedir.
Tasarının 1 no.lu amaç maddesinde bu niyet açıkça yer almasa bile, 2 no.lu "tanımlar" maddesindeki "Bakanlar Kurulunca belirlenecek rezerv alanlar" ve hiçbir bilimsel katılım olmadan saptanabilecek "riskli alanlar", ülkenin her yerinde keyfi olarak ilan edilmelerine olanak sağlanacak şekilde tanımlanmaktadır.
Aynı hukuk ve etik dışı yaklaşım "riskli yapı" tanımında yinelenmekte, teknik ve bilimsel katılımın olmadığı saptamalarla TOKİ'nin dilediği yapıya el koyabilmesi olanağı sağlanmaktadır.
O kadar ki, tasarıya göre belediyeler "riskli yapıları" verilen sürelerde belirlemediği takdirde bunu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı "resen" yapacaktır. Riskli alanlarla birlikte aynı yapıların Maliye Bakanlığı aracılığıyla TOKİ'ye devir işlemleri de tasarının ayrıntılı hükümlerini oluşturmaktadır.
Bu yöntemle belirlenecek sözde "afet riski bulunan"(!) alanlarda ve yapılarda, tasarının asıl amacını oluşturduğu anlaşılan "TOKİ'ye ve TOKİ ortaklarına yeni emlak rantı alanları kazandırmak ve pazarlamak" niyetinin "engelsiz" yaşama geçebilmesi için de ülkemizde yılların deneyim ve birikimleriyle oluşmuş tüm imar, çevre ve kültür yasaları "uygulanamaz" ibaresiyle etkisiz hale getirilmektedir.
Bu sayede yeni emlak rantı alanlarına dönüştürülmek üzere el konulan yapıların zorla tahliye işlemleri ile yıkılmalarında tüm yasal engeller kaldırılırken; ülkenin doğal, kültürel ve çevre değerlerinin korunmasını öngören yasaların da devredışı bırakılmasıyla aynı değerlerin yok olmasına neden olacak yapılaşmaların önü açılmaktadır.
Tasarıda bu yöntemlerle hedeflenen "tek imar otoritesi" oluşturulması aynı zamanda merkezî idareye "yağma özgürlüğü" tanınarak yaşama geçeceğini açıkça gösteren 9. Maddeyi olduğu gibi aktarıyoruz:
"MADDE 9- (1) Bu Kanun uyarınca yapılacak olan plânlar, 3194 sayılı İmar Kanunu'nda ve imara ilişkin hükümler ihtiva eden özel kanunlar da dahil olmak üzere diğer mevzuatta belirtilen kısıtlamalara ve askı ilân sürelerine tâbi değildir.
(2) Bu Kanun kapsamındaki alanlarda bu Kanun'un öngördüğü uygulamaların zarurî kılması hâlinde; bu uygulamalar hakkında, 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı Ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun'un, 4342 sayılı Mera Kanunu'nun, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu'nun, 5366 sayılı Kanun'un, 7269 sayılı Kanun'un, Turizmi Teşvik Kanunu'nun, Boğaziçi Kanunu'nun, 2565 sayılı Askerî Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu'nun ve 189 sayılı Kanun 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun bu Kanun'un arazi kullanımı bakımından uygulanmasını engelleyici hükümleri ve diğer kanunların bu Kanun'a aykırı hükümleri uygulanmaz..."
Bugüne kadar, "Kentsel Dönüşüm Yasası" adıyla gündeme gelen tüm yasa tasarıları hakkında, gerek Mimarlar Odası gerekse diğer meslek kuruluşlarının uzman görüş ve önerileri ile oluşturduğu raporlarda, ülkemizin gerçekleri ve genel şehircilik ilkeleri çerçevesinde sağlıklı bir "kentsel gelişim"in nasıl sağlanabileceğine ilişkin görüşlerini hiçbir şekilde dikkate almadan hazırlanan bu "tasarı"nın yasalaşması halinde, kentlerimizin sorunları çözülemeyeceği gibi yeni ve daha büyük sorunlara neden olunacağı kanaatindeyiz.
SONUÇ ve ÇAĞRI
Yukarda genel çekincelerimizi belirttiğimiz tasarının durdurulması için sadece siyasi partilere değil, özellikle "yerel yönetimler"e de tarihsel sorumluluk düşmektedir.
Belediyelerimizi yönetenlerden, iktidar ya da muhalefet partilerinden olmalarına bakmaksızın, öncelikle üstlendikleri demokratik sorumluluklar ve kentlerinin toplum adına sahipleri olmaları nedeniyle, "rantın merkezî hükümetten yönetimi" uğruna kendilerini tamamen etkisiz ve yetkisiz kılmaya yönelik "yerelleşme ve demokratikleşme" karşıtı bu tasarının TBMM'den geçmemesi için tüm çabalarını göstermeye; demokrasi, kentli hakları, tarihsel ve doğal değerlerden yana olan bütün kesimleri ise tasarının gündemden kaldırılması için dayanışma içerisinde olmaya çağırıyoruz...
MİMARLAR ODASI
Merkez Yönetim Kurulu
Adan Zye İstanbul’u Keşfetmek: Uluslararası ve Disiplinlerarası Tasarım Çalıştayı
JAN29
Post Info
- varaktasarim
- zaman: 05:28
- 0 yorum
- Permalink
Japonya'dan IIDj - Institute for Information Design Japan iş birliğiyle düzenlenecek, toplam katılım kapasitesi 20 kişi ve dili İngilizce olacak bu iki çalıştaya, Görsel İletişim-, Ürün-, Bilgi- ve Çoklu- Ortam Tasarımları, Mimarlık, ve Bilgisayar- ve Sosyal Bilimler gibi disiplinlerden yüksek lisans düzeyindeki öğrenciler ve aynı düzeydeki diğer katılımcılar (bireysel ve kurumsal) kabul edilecek.
İki çalıştay sırasında katılımcılar; tasarım geliştirmede yapısal bir yöntem olan 'DesignFactors' hakkında, bu yöntemin geliştiricisi ve Bilgi Tasarımı (Information Design) alanında uzman Prof. Andreas Schneider ile birlikte çalışacak, aynı zamanda gerçek bir proje üzerinden tasarım becerileri ve mesleki deneyimlerini proje ekibiyle birlikte arttırma fırsatı bulacaklar.