This is default featured post 1 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured post 2 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured post 3 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured post 4 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured post 5 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

28 Şubat 2012 Salı

ALTIN

JAN29

Altın doğada bulunan sarı renkli ve yok olmayan bir elementtir. Su, hava gibi dış etkenlerden etkilenmez, dayanıklıdır. Ama aynı zamanda işlemesi kolay yumuşak bir metaldir.  Kolay işlenebilir olması ve göz alıcı parlaklıkta olmasından dolayı ilk çağlardan beri insanlığın kullandığı bir metal olmuştur. Altın zaman içinde bozulmaz. Dayanıklıdır ve şekil ve renk değiştirmez. Altın paslanmaz, asit, su ve havadan etkilenmez.
   Altın toprakta ve kayalarda toz halinde yer alır. Bazı yerlerde ise kuars kayalarda altın damlaları halinde yer alan altın kumla karışık olarak bulunur. Bu nedenle altın ararken elekten geçirilerek kumdan daha ağır olan altın ayrıştırılır.
   Altın insanlık tarihinde zenginliğin, bolluğun simgesi olmuştur. Altın hemen her dönem ticarette önemli olmuştur. Devletler altını külçeler halinde merkez kasalarında saklarlar. Altın ilk kez MÖ dönemlerde ticari bir değişim aracı kullanılır. Altın ilk olarak Lidyalılar tarafından para olarak basılır ve kullanılmaya başlanır. Dünyada ilk kullanılan para altındır ve uzun süre de altın para kullanılmaya devam eder. Sonraki yıllarda altının ticari ve yatırım aracı olarak kullanımı gelişerek devam eder. Günümüzde altın en değerli yatırım araçlarından biridir. Birçok durumda güvenilir bir yatırım limanı olarak görülmektedir.
   Kimyada altının simgesi Latince ismi olan Aurum'un kısaltılmışı olan au'dur. Saf altın çok yumuşaktır, 1064 derecede erir. Saf altın yani 24 ayar altın yumuşak olduğundan dolayı işlemesi çok kolaydır.  Ancak günümüzde kuyum sektöründe altın saf olarak kullanılmaz. İçinde gümüş, bakır, paladyum gibi madenler karıştırılarak alaşım elde edilerek kullanılır. Altının karıştırıldığı madene göre rengi değişir. Bakırla karıştırılan altın kırmızı, gümüşle karıştırılan altın sarı, nikel veya platin ile karıştırılan altın ise beyaz rengi alır.  Altın alaşımına göre ayar numarası alır. 14 ayar, 18 ayar, 22 ayar gibi numaralarla o malzemenin içindeki altın değeri belirtilmektedir. 24 ayar altın ise saf altındır.
   Altın takı yapımının yanı sıra para ve külçe altın yapımında da kullanılır. Yatırım amaçlı ve para yerine de kullanılan altın doğada az bulunduğundan dolayı çok değerlidir. Külçe altın 24 ayar olup yatırım amaçlı kullanılır. Altın ayrıca en iyi elektrik ileten metaldir. Çok düşük elektrik akımını bile iletebilen niteliktedir. Ayrıca altın ışığı en az emen metaldir. Kızılötesi enerjiyi çok iyi yansıtır. Bu işlem için özellikle saf altın kullanılır. Yanı sıra termik enerji ve ısı için de altın ideal bir iletkendir.
      Altın en eski çağlardan beri çok kıymetli bir maden olmuştur. Para olarak ve yatırım aracı olarak kullanılmış ve kullanılmaktadır. Takı olarak çeşitli ürünler üretilmektedir. Bazı ülkelerin geleneklerinde özellikle düğünlerde önemli yer tutan altın toplumlarda her zaman bir yere sahip olacaktır.

continue reading

ALTIN ÇIKARMA TEKNİKLERİ

JAN29

 ALTIN ÇIKARMA TEKNİKLERİ
 Altın madeni çıkarma teknikleri çeşitlidir. Öncelikle bir saha çalışması yapılmalıdır. Bölgedeki altın miktarı ve yerleri tespit edilmelidir. Bu çalışmalar hem zaman alıcı hem de emek isteyen çalışmalardır. Daha sonra ciddi bir bütçe ayrılarak plan çerçevesinde ve gerekli izinler alınarak altın madeni çıkarma çalışmaları başlar.
   Altının en kolay çıkarma yöntemlerinden biri elek yöntemidir. Elek yönteminde kaya yatağında bulunan altın kaya parçalandıktan sonra elekten geçirilerek ayrıştırılmasıdır. Diğer yöntemlere göre en kolay yöntemdir. Ayrıca alüvyon madenciliği olarak da isimlendirilen benzer yöntem akarsu yataklarında bulunan altınları çıkarmak için kullanılmaktadır. Altın su ve kumdan daha ağır olduğundan dibe çöker. Dibe çöken altın kum ve çakıl ile karışır. Bu malzeme tava biçimli kaplara alınarak döndürülür ve içinden altın ayrıştırılır. Bu yöntem basınçlı su tatbik edilerek de yapılabilir.
    Yer altı madenciliği ile de altın çıkarılmaktadır. Yüzeyden derinlere kazılarak inilir ve altının bulunduğu bölgelere ulaşılır. Kademe kademe derinlere inilir bu sırada da altın damarları tespit edilir ve buradaki altın çıkarılır. Bu zor ve zaman alıcı bir iştir. Mağaralar açılır, havalandırma ve ışıklandırma yapılır. Kalaslarla mağaraların çökmesi önlenmeye çalışılır. Yer altı madenciliği zahmetli ve tehlikeli bir yöntemdir. Ancak çok büyük altın madenleri mevcuttur ve hala da çalışılmaktadır.
     Dünyada sıklıkla uygulanan bir diğer altın çıkarma yöntemi siyanürle altın çıkarmadır. Toz haline getirilen altın cevherinin kalsiyum oksit çözeltisiyle baz duruma getirilir ve daha sonra sodyum siyanür çözeltisiyle karıştırılır. Böylece altın siyanür çözeltisi olarak ayrıştırılır. Çamurdan ayrılan bu altına sonra metalik çinko eklenir ve altının metalik olarak çökmesi sağlanır. Metalik çinko siyanürü çinko kompleksi olarak tutar. Siyanürleme yöntemi kısaca kayaç içindeki altını siyanür kompleksi halinde çözeltiye alarak kayaçtan ayırmaktır. Altın üretiminde kullanılan siyanür sonunda yok edilemediği için çevre ve insan sağlığı için çok zararlıdır.
   Altın çıkarma yöntemlerinden biri de amalgam tekniğidir. Amalgam tekniğinde altın içeren cevher ve kayaçlar öğütülür ve bol suyla çamur haline getirilir. Bu sulu çamur civa sürülmüş bakır levhaların üzerinden akıtılır. Çamurun içinde bulunan altın civa üzerine yapışır kalır. Levhalar kazınarak amalgam adı verilen altınla karışık civa üzerlerinden alınır. Bu işlem çamurun içindeki altın bitene kadar tekrarlanır. Levhalardan kazınarak alınan amalgam ise buharlaştırıcı-yoğunlaştırıcı özel kaplarda işlemden geçirilir ve altta kalan altın özel potalarda eritilir. 19.yy'da kullanılmaya başlayan bu yöntem büyük tesislerde artık kullanılmamakta küçük tesislerde ek yöntem olarak uygulanmaktadır.

continue reading

SELÇUKLULARDA VE ERKEN İSLAM DEVRİNDE ALTIN

JAN29

  7. ve 12 yüzyıllar arasında bulunan madeni eser sayısı çok fazla değildir. Gerek İslamın etkisi gerekse günümüze kadar çeşitli nedenlerle gelememiş olmalarından dolayı eser örnekleri az sayıdadır. Altın ve gümüş eserler erken İslam devrine ait eserlerdir. İslam devrinde de altın saflaştırılarak kullanıldığı gibi bakır ve gümüşle karıştırılarak farklı renkler elde edilerek de kullanılmıştır. Erken İslam döneminde altın malzeme tas, ibrik, maşrapa gibi eşyalarda kullanıldığı gibi yüzük, küpe, gerdanlık gibi takılarda da kullanılmıştır. Ancak İslam altın ve gümüş gibi değerli madenlerin kullanımına karşı olduğundan çok fazla eser örnekleri bulunmaz. Bu eserlerin bir kısmının yağmalandığı bir kısmın da dinar ve dirhem yapımında kullanıldığı bilinir. İslam sanatında ise altın, tunç ve pirinç eserlerin yaldız ve kakma tekniği ile süslenmesi dikkat çekmektedir.
      Erken İslam devri eserlerinin çoğu İran ve İran 'nın dış eyaletleri olan bölgelere yani Orta Asya'nın batı bölgelerine ait eserlerdir. Bu nedenle bu eserlerde Sasani etkileri dikkat çeker. Bu bölgede sanat faaliyetleri esas olarak Sasanilerin Müslümanlar tarafında yıkıldığı 7.-8. Ve 9. Yüzyıllara denk gelmektedir. Bu dönem İslam kültürünün tam olarak benimsenemediği erken İslam çağıdır.
   9. yüzyılda Selçukların İran, Anadolu ve Mezopotamya^ya inmeleriyle bu bölgelerde sanat eserlerinin özellikleri farklılaşır. 12. Ve 13. Yüzyıllarda ise maden sanatı gelişir. Selçuklu Döneminde  altın, gümüş ve tunçtan eserler yapılmaya devam eder. 12. Yüzyıl ortalarında ise altın ve gümüş sadece ziynet eşyalarında ve kakma tekniğinde kullanılmaya başlar. Nedeni İslamın etkisi ve altın ve gümüşün kıtlığa girmesi olduğu sanılır. Altın yerine bu tarihlerden itibaren pirinç alaşımı kullanılmaya başlar.
    Selçuklularda altın ve gümüş takılar özellikle Konya ve Alaiye'de yapılmaktaydı. Bu dönemlerde hükümdar ve ileri gelenler arasında bir hediye alma ve verme geleneği gelişir. Hediye olarak en yaygın altın verilirdi. Ayrıca Selçuklular'da da para bastırmak hakimiyet ve güç simgesi kabul edilirdi. Bu döneme ait bilinen en eski para 1. Mesut dönemine aittir. Paralar Konya, Kayseri, Aksaray, Sivas, Malatya, Erzincan, Bayburt ve Kastamonu'daki darphanelerde altın, gümüş ve bakırdan bastırılırdı.    
    13. ve 14. Yüzyıllarda Selçuklularda değerli madenlerden yapılmış eserlerin kullanıldığı bilinir. Anadolu Selçuklularının hazinelerinde ise altın eşya ve eserlerle dolu olduğundan bahsedilmektedir. Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçuklular döneminde her türlü altın süsleme teknikleri uygulanmıştır. Osmanlı'ya hazır ve oturmuş bir maden sanatı devredilmiştir

continue reading

DEĞERLİ TAŞLARIN ALTINLA KULLANIMI

JAN29

Değerli taşlar Ortaçağ'da başlayarak çeşitli anlamlar yüklenmiş ve kullanım alanları geniş malzemelerdir. Taşların astroloji ile ilişkileri kabul edilmiş ve enerji veren nesneler olduklarına inanılmaktadır. Nazardan ve kötülüklerden koruduğuna inanılmaktadır. Değerli taşlar eski dönemlerden beri kuyumculuk alanında takı ve eşya yapımında süsleme olarak kullanılmıştır. Bir zenginlik sembolü olarak da görülmüşlerdir. Taşlar genellikle metallerle birlikte kullanılmıştır. Özellikle de altınla bir arada kullanılan taşlar çeşitli tekniklerle uygulanmıştır.
      Altın takı ve eşya yapımında genellikle elmas, yakut, zümrüt, safir, lal sıklıkla kullanılan taşlardır. Bunlardan başka pek çok çeşit değerli ve yarı değerli taşlar da kullanılmaktadır. Kuyumculukta kullanılan taşların renkleri, kesimleri, sertlikleri, parlaklık ve saflıkları önemlidir. Kuyumculuk sektöründe kullanılan en değerli taş ise elmastır. Elmas kesimine göre pırlanta ismini alır. Pırlanta yaygın olarak kullanılan ve en değerli taştır. Elması yakut ve zümrüt takip eder. Günümüzde kuyumculukta altınla birlikte sentetik taşlar da kullanılmaktadır. Sentetik taşlar kimyevi yollarla üretilen kıymetsiz taşlardır. Taşlar takılarda veya eşyalarda farklı kesim tarzıyla uygulanabilmektedir. Kullanılacak alan ve amaca göre taşlarda kesim biçimi belirlenerek altın veya başka metallerin üzerine uygulanır.
     Kuyumculuk sektöründe altın veya farklı materyallerin üzerine taşların monte edilmesi tekniğine mıhlama tekniği denmektedir. Mıhlama ustası taşın monte edileceği yer matkap ya da çelik kalemle taş yuvası açılır ve taş bu yuvanın içine yerleştirilir. Tırnak çıkarılarak çeşitli aletler yardımıyla mıhlama işlemi bitirilir. Sonrasında temizleme ve cilalaması yapılır. Mıhlama yapılacak yüzeyler altın kolyeler, bilezikleri, yüzükler, broşlar veya küpeler olabildiği gibi çeşitli eşyalarda olabilmektedir. Mıhlama işleminin çeşitleri de vardır ve çeşitli aletler kullanılmaktadır.
    Kuyumculukta özellikle pırlanta tek taş sarı veya beyaz altınla kullanılan en yaygın olarak satılan takıdır. Yanı sıra pırlantalı bilezikler, küpe ve kolyeler de tüketicilerin hoşuna giden ürünlerdir. Yakut veya zümrüt ise ikinci derece tercih edilen ürünler olup daha çok küpe, yüzük ve broşlarda kullanılmaktadır. Değerli taşlarla süslü altın takımlar ise pahada ağır olduğundan yaygın olarak kullanılmamaktadır. Diğer değerli taşlar veya yarı değerli taşlarda altın veya gümüş takılarla kullanılmaktadır. Ayrıca madeni eşyalarda kullanılan taşlar özellikle Osmanlı döneminde yaygın olup zenginlik sembolü olmuştur. Kaplar, ibrikler, şamdanlar, silahlar veya kılışlar da taşlarla süslenerek altın kaplanarak soylular tarafından kullanılan eşyalar arasındadır. Osmanlı dönemini yansıtan ve yarı değerli taşların kullanıldığı eşya modelleri günümüzde de üretilmektedir.

continue reading

ALTININ TARİHÇESİ

JAN29

 Altın yüzyıllar boyunca tarihte yerini korumuş, hükümdarlığın sembolü olmuş, ülkelerin zenginlik ve güçlerinin göstergesi olmuştur. Altından ve değerli taşlardan yapılan kral ve padişah tahtları ve taçları, çeşitli değerli eşyaları tarih boyunca güç simgesi olmuş ve günümüze kadar gelmiştir. MÖ 2000 yıllarında Peru civarında altının takı olarak kullanıldığı bulunmuştur. Aztek ve İnkaların da altına çok fazla değer ve önem verdikleri bilinmektedir. Ayrıca Yunanlılarda, Asurlularda, Sümerler'de de altın önem teşkil etmiştir. Takıların yanı sıra altından vazo, kase gibi eşyalar da yapmışlardır.
     Tarihte ilk olarak MÖ 3200 yıllarında Mısırlılar altını para olarak kullanmıştır. Mısırlılar altını alaşım olarak kullanmayı biliyor ve takı işlemecili yapıyorlardı. Mısırlılar eşit büyüklükte şerit levhalar halinde altını keserek altını ilk kez para olarak kullanmışlardır. MÖ 550 yılında da Lidyalılar tarafından ilk altın sikke yapılarak kullanılır. Bu sikkeler bastırılmış ilk altın paradır. Zaman içinde altının yanı sıra gümüş sikkeler de devreye girer ve altın sikkeler daha çok dış ticarette veya büyük ödemelerde kullanılmaya başlar. 
   Türklerde de altının büyük bir yeri vardır. Türklerde altın devlet sembolü, hükümdarlık simgesidir. Türklerin altın işlemeciliği ve madenciliği konusunda önemli bir yeri vardır. Altından süsler, yüzük ve küpe gibi takılar, miğfer ve mızraklar yapan Türkler altına büyük önem vermişlerdir. Ancak Müslümanlığı kabul ettikten sonra altın eşya üretimini azaltmışlardır. Altını süs ve takı olarak kullanmışlardır.
    Altın Roma döneminde devlet borçlarını ödemek için kullanılmıştır. 1511'lerde ise İspanya kralı ise kaşifleri altın uğruna çeşitli yerlere göndermiştir. Zaman içinde altın değerini hiç yitirmemiş, 1849 yılında da altın uğruna göçler başlamıştır. İlk büyük altın göçü California'da olur. San Francisco kenti büyümüş ve gelişmiş ancak altın uğruna göç edenlerin çoğu hayal kırıklığına uğramıştır. Amerika'da Alaska'ya 1897 yılında bir tane daha büyük bir altın göçü olur. 1852 yılı civarında da Avustralya altın konusunda ün kazanır ve göç almaya başlar. Avustralya'ya altın aramaya gidenler Amerika'ya gidenlere göre daha başarılı olurlar. Amerika'da toz halinde altın bulunurken Avustralya'da daha büyük parçalar halinde altın bulmuşlardır.
    1800'lü yıllarda altın sanayi malzemesi olarak da kullanılmaya başlar. Elektriği iyi iletmesi, ışınları yansıtması, termik enerji ve ısıyı iletmesi açısından sanayide de değerlendirilen altın ışığı en az emen maden olmasından dolayı da kullanım alanları bulmuştur.
   Günümüzde altın bir değer reservi olarak kullanılmaktadır. Altın yatırım aracı olarak tüm dünyada kullanılmakta ve bazı durumlarda sağlam yatırım aracı olarak görülmektedir. Günümüzde altın değeri tüm dünyada belli merkezler tarafından belirlenmektedir. Altının bir piyasası vardır. Altın fiyatları gün içinde takip edilebilmekte ve izlenmektedir.

continue reading

Share

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More